Ana Sayfa Blog

Sosyal Medya Neden Turizm Endüstrisi İçin Olmazsa Olmaz Bir Pazarlama Kanalı Olmalıdır?

0

Turizm sektöründe faaliyet gösteriyorsanız, sosyal medyanın gücünü göz ardı edemezsiniz. Dünya genelinde 4.55 milyar insan aktif bir şekilde sosyal medya kullanıyor ve şaşırtıcı bir şekilde, uyanık saatlerimizin %15’ini bu platformlarda geçiriyoruz. Bu, turizm işletmeleri için daha fazla rezervasyon anlamına gelir.

Sosyal medyanın turizme etkisi büyük ve özellikle genç demografikler için çok etkili. Z Kuşağı gezginlerin %46’sı Instagram’ın seyahat kararlarını etkilediğini, %50’sinin ise Facebook gönderilerinden ilham aldığını söylüyor. Y kuşağı da sosyal medyaya açık ve %51’i seyahat kararlarını Facebook etkileşimlerinden etkilenerek alıyor. Bu, pazarınıza kolayca ve uygun maliyetle ulaşabileceğiniz büyük bir kitle anlamına gelir.

Sosyal medyanın turizm pazarlamasındaki rolüne daha yakından bakalım ve müşteri yolculuğunun hangi aşamalarında etkili olabileceğini inceleyelim.

Sosyal Medyanın Turizmdeki Rolü

Farkındalık Oluşturun ve İlham Verin

Sosyal medya, tur operatörlerine ürünlerini veya hizmetlerini tanıtmaları ve dünya genelindeki eşsiz yerleri keşfetmek isteyenlere ilham vermeleri için mükemmel bir platform sunar. Seyahatle ilgili paylaşımlar, insanların seyahat isteklerini uyandırır ve farkındalık yaratır. Sadece turlarınızı veya etkinliklerinizi tanıtmakla kalmayın, aynı zamanda bulunduğunuz destinasyonun benzersizliğini vurgulayın.

Seyahat Planlamasına Yardımcı Olun

Sosyal medya, müşterilere seyahat planları yapmalarında yardımcı olabilir. Hızlı güncel videolarla en iyi seyahat zamanlarını paylaşarak, yaklaşan etkinlikleri duyurarak ve seyahatle ilgili faydalı ipuçları vererek potansiyel misafirlerinizi etkileyebilirsiniz.

Rezervasyon Sürecini Kolaylaştırın

Çevrimiçi rezervasyonlar, çeşitli kaynaklardan gelir, bu nedenle trafiği kendi rezervasyon web sitenize yönlendirmeniz önemlidir. Her zaman erişilebilir ve sorunsuz bir çevrimiçi rezervasyon sistemi kullanmak da gereklidir. Ayrıca, bayiler ve çevrimiçi seyahat acenteleri için gerçek zamanlı rezervasyonları mümkün kılmalısınız.

Deneyimleri Paylaşma

Turizm endüstrisinde, insanların deneyimlerini sosyal medyada paylaşmaları önemlidir. Bu paylaşımlar, güvenilir bir referans kaynağı haline gelir ve arkadaşlar ve aileler arasında bir sonraki tatil planını etkileyebilir. Müşteri incelemelerini izlemek ve değerlendirmek, işletmenizin itibarını yönetmek açısından önemlidir.

Tur Operatörleri için Sosyal Medya Pazarlamasının Faydaları

Sosyal medya pazarlaması, tur operatörlerine bir dizi fayda sunar:

Gelişmiş Marka Bilinirliği

Sosyal medya, marka bilinirliğinizi artırmanın etkili bir yoludur. Aktif bir sosyal medya varlığı, daha geniş bir kitleye ulaşmanıza ve pazarda daha fazla görünürlük elde etmenize yardımcı olabilir.

Artan Müşteri Katılımı

Sosyal medya, müşteri katılımını artırmanın güçlü bir yoludur. Müşterilerinizle etkileşim kurarak soruları yanıtlayarak ve geri bildirimleri dinleyerek daha iyi bir müşteri deneyimi sunabilirsiniz.

Hedef Kitleye Ulaşım

Sosyal medya platformları, hedeflediğiniz demografiklere ve ilgi alanlarına göre reklamlarınızı optimize etmenize olanak sağlar. Bu, reklamlarınızın daha etkili olmasını sağlar.

Müşteri Bağlılığını Artırma

Müşterilerinizi düzenli olarak bilgilendirmek ve eğlendirmek, müşteri bağlılığını artırmanın bir yoludur. Sosyal medya, sadık müşterilerinizi korumanıza yardımcı olabilir.

Sonuç olarak, sosyal medya turizm işletmeleri için güçlü bir pazarlama aracıdır ve doğru şekilde kullanıldığında daha fazla müşteri çekebilir ve rezervasyonları artırabilir. Sosyal medya stratejinizi oluştururken hedef kitlenizi, içerik stratejisini ve etkili metrikleri düşünmeyi unutmayın.

Bütün Dertler Bitti Bu Mu Kaldı? – Turizm Sektöründe Dekarbonizasyon

0

Dünya’daki tüm politika belirleyiciler ve iklim koruyucular, karbon emisyonunu düşürmek ve dekarbonizasyon sağlamak için ortak masalarda buluşuyorlar. (Turizm sektörü olarak olmadığımız masa yok.😎) Turizm sektörü de Koronavirüs gibi bir salgınla mücadele ederken çok hızlı dönüşüp yeni trendlere ayak uydurmasına rağmen, Dekarbonizasyon konusunu gündeme aldı. Çünkü bu konu yakın gelecekte turizmcileri ve destinasyonları yakından etkileyecek. 

Bütün dertler bitti bu mu kaldı? diye düşündüğünüzü duyar gibiyim. Kısa vadeli planlarımızda yapılacak çok şey varken, dekarbonizasyon nereden çıktı diye düşünüyorsanız, herkesin dilindeki sürdürülebilirlik kavramını hala anlayamamışız demektir.

Dekarbonizasyon, turizm sektörü için en az internet kadar oyun değiştirici olacak. 

Dünya; karbon ayak izinin sıfırlanması veya azaltılması için yürüttüğü çalışmaları teknolojiyle ve çeşitli ekonomik teşvikler veren politikalarla destekliyor. Özellikle kurumsal şirketler bu konuda çeşitli çalışmalar yürütüyorlar. Böylelikle tüketicinin önüne aslında istedikleri gündemi getirerek, satın alma tercihlerini yönlendirecek maddeler koyuyor. 

Özellikle 2017 yılından bu yana yaptığı tüm politikalarda gündeme getirmeye çalıştığı bu konuyu Koronavirüs salgını biraz ertelese de çalışmalarını yürütmeye devam ettiler. Bir çok turizm pazarlama uzmanı, SWOT değerlendirmelerinde olası riskleri, krizleri hesaplamasına rağmen hiçbiri seyahatlerin kısıtlanacağını düşünmemişti.

Ancak alınan darbeler ve yaşanan krizin çok ötesinde bir iklim krizi beklendiğinin de farkındalar. Zira; sürdürülebilir turizm politikası üzerine çalışan akıllı pazarlamacılar iklimi değişen ve farklılaşan bölgelerin, turistik açıdan çekiciliğini yitireceğini düşünüyorlar. Haklılar da.  Bu sebeple, turizm endüstrisinde bazı iş yapış tarzlarının kökten değişmesi gerektiğini dile getiriyorlar. Hatta bir çoğu uyguluyor da. Ancak küresel pandemi, ekonomik problemler gibi sebeplerle kademeli olarak ilerliyorlar. 

Örneğin bazı ülkeler, halka açık ve kamusal şirketlerin iklim ile ilgili yaptığı harcamaların kamuya duyurulmasını zorunlu hale getirecek politikalar düzenledi. Ekonomilerini az seviyede etkileyecek konulara yasaklamalar getirdi. 

Trenle 2 Buçuk Saatte Gidilebilecek Yerlere Uçak Seferleri Yasaklanıyor

Fransa Hükümeti, ülkede faaliyet gösteren bazı hava yolu şirketlerine kredi verilmesini onaylamak için trenle 2 buçuk saat gidilebilecek destinasyonlara uçuşların yapılmaması şartını koştu. İç Hat uçuşlarının %40 azaltılması için taahhüt aldı. 2021 yılı sonuna kadar uçuşları tamamen bitirmenin yollarını arıyor. Böyle bir tren yolculuğu uçak yolculuğunda salonacak karbona nazaran 77 kat daha az olduğundan, yasaklanabilecek çoklu uçuşların dünya iklimine katkısı çok yüksek seviyede olacak. 

Bir çok ülke benzer uygulamaları zaten sergiliyordu. Örneğin Avusturya’da, 350 km altı uçuş yapmak isteyen kişiler uçak biletlerine 30€ vergi ödüyor. Trenle üç saatten kısa sürecek yolculuklar için yine uçuşlar bu ülkede de yasak. 

İklim savunucularınca beğenilen bu uygulamalar bazı ülkelerde anlaşmazlıklara da sebep olabiliyor.  2019 yılında Hollanda ve Brüksel arasında 93 Mil’den kısa destinasyonlara uçuşun yasaklanması oylandı, ancak Avrupa Komisyonu’nun serbest dolaşım ilkelerini çiğnemesi üzerine bu yasak uygulanmadı. (Kaynak)

Bana kalırsa da, bu tür uygulamalar tamamen yasaklanmanın dışında bir yol ile ilerletilmeli. Ek vergiler bindirilmesi ve toplanan vergilerin karbon salınımını azaltılmaya yönelik kullanılması daha mantıklı bir yol gibi duruyor. Doğası ve iklimi sayesinde rahat nefes aldığımız bu dünyayı korumak için elimizden gelenin fazlasını yapmak zorundayız. 

Bu sebeple halkı bilinçlendirmek ve iklim koruması üzerine çalışmalar yürütmek tüm toplumların vazgeçilmezi olmalı. Ancak bunu sağlıklı bir şekilde ele almazsak farklı grupların manüplasyonu haline gelebilir. Dolayısıyla çevreciliği “elit” bir gereklilik olması algısından çıkarmak gerekiyor. İklimin değişmesi, elit bir sorun olmanın ötesinde toplumun herkesimini etkileyen bir sorun olarak görülmeli ve sahiplenilmeli. 

Sahiplenmiş olalım veya olmayalım, şirketler, toplumlar ve ülkeler karbon ayak izi konusunda ciddi çalışmalar yürütüyor. Yukarıda bahsettiğim gibi bazı ülkelerde seyahat etme şekillerini bile değiştiren bu konu, sürdürülebilir turizm faaliyetleri açısından hem halk nezdinde hem şirketler nezdinde ciddi öneme sahip.

Hazırlıksız Yakalanmamalıyız!

Covid’in küresel bir salgın haline gelmesiyle, hazırlıksız yakalandığımız seyahat ihtiyaçlarımızın değişimi gibi, iklim problemlerinin getireceği değişikliklere de hazırlıksız yakalanmamamız gerekiyor. Dünya’nın bir çok ekonomisini turizm ayakta tutuyor. Ekonomiyi ayakta tutmasının ötesinde, insanların keşfetme, sosyalleşme ve dinlenme arzusunun en temel karşılığı turizm sayesinde alınabiliyor. Bunların olmadığı bir dünyayı hangimiz hayal edebiliyoruz? Ya da şöyle sorayım bunların azaldığı bir dünyada 2020’den bu yana çok fazla bunalmadık mı? 

Farklı sebeplerden, örneğin iklim krizleri sebebiyle bir kez daha kısıtlamalara maruz kalsak ne kadar kötü olur değil mi? Yahut destinasyonlarımız ve turizm işletmelerimiz, kısıtlamalar sebebiyle gelmeyen yabancı turistler sebebiyle ne kadar zor durumda kaldı değil mi? Bazıları ise, farklı alternatifler üreterek yerli turistlere olabildiğince hızlı şekilde yöneldi ve pazarlarını dengeledi, yabancı turiste olan bağlılıklarını azalttı. Biz Türkiye’deki turizm işletmeleri olarak maalesef bu konuda oldukça yavaş kaldık diye düşünüyorum. Sonunda yine bazı hamleler yapsakta, ciddi anlamda zaman kaybettik. 

İklim Krizi’nde de yapılabileceklere önceden hazırlıklı olabilirsek, tüm destinasyonların bir adım önüne geçebiliriz diye düşünüyorum. 2030’lu, 2040’lı yıllarda bile bizi Turizm konusunda zirveye ancak bu tarz hazırlıklar taşıyacak. Bugün bu konulara yapılacak yatırımlar ve geliştirilecek politikalar, yarın hem iklimin korunması hem turizmin sürdürülebilmesi adına inanılmaz bir kazanç sağlayacak. 

Ne Yapmak Gerekiyor? 

Dünya üzerinde bulunan bu tip iklim krizleri için çözümler üreten sivil toplum kuruluşlarını desteklememiz ve politika belirleyicilere yön veren bu kurumlarda etkin roller oynamamız gerekiyor. Buralarda rol alma konusunda geç kalmamız durumunda, ne kadar güzel düzenlemeler yaparsak yapalım tanıtımı ve pazarlanması hususunda eksik kalacağımızı düşünüyorum. Bu tip sivil toplum kuruluşları küresel şirketler tarafından desteklenmesi ve tüketicilerin de takip etmesi sebebiyle ciddi güçlere sahipler. Bu güce güvenin🙂 (Sayın Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’ya selam olsun).

Özellikle karbon ayak izinin azaltılması ve nötrlenmesi adına fosil yakıtların azaltılması ciddi önem taşıyor. Bunun elektrikli uçaklar üretmek, hidrojenle çalışan uçaklar ve hyperloop tren projeleri gibi çözümleri olsa da, bizim bu teknolojilere erişmemiz ciddi zamanlar alacaktır. 

Bu sebeple, daha hızlı aksiyon alınabilecek ve kolay yönetilebilecek projeler geliştirmek gerekiyor. Doğu Ekspresi örneği bu konuda en sevdiğim örneklerden. Kars gibi uzak bir destinasyona bile tren yolu ile seyahat çok ciddi derecede insanların ilgisini çekti. Bölgeyi turistik açıdan kalkındırdı. Bu sayede yeni turistik trenler alındı ve bir pazar gelişti. Bu gelişen pazar, bölge ekonomisini de olumlu etkiledi ve tersine göç başlattı. Bu ekonomik kalkınma; Bakanlık, Acenteler, Influencerlar, Yerel Yöneticiler’in güçlü koordinasyonu ile daha ilerilere de taşınabilir. 

Bu örnekten yola çıkılarak, bizler de karbon ayak izinin azaltılması adına tren ile seyahati mümkün olabilecek destinasyonlara yatırımlar yapabiliriz veya yeni tren güzergahları oluşturarak bu bölgelere alt yapı yatırımları yapabiliriz. Tabii ki altyapı yatırımları yapmak, havalimanları yerine turistik garlar inşaa etmek bu sürecin başlangıç noktası. Güçlü bir pazarlama ve sürdürülebilirlik odağında tüm destinasyonun ürünlerini geliştirmek gerekiyor. Yani biz güzel bir tren garı kurup, tren ile turisti getirdiğiniz destinasyonda turistleri doğası tahrip edilmiş, doğaya aykırı yapılaşmış bir bölgeye götürürsek bu konuda sınıfta kalırız. Yaptığımız tüm pazarlama faaliyetleri ve çalışmalar çöpe gider. 

Özellikle oluşturacağımız veya geliştireceğimiz destinasyonun hangi hedef pazara hitap edeceğini de belirlemek gerekiyor. Ekoturizm odaklı hedef pazarlar belirleyerek bu pazarlar özelinde çalışmak gerekiyor. Örneğin, karbon ayak izi nötr olarak pazarlamasını yaptığımız bir destinasyonun uçak ile 12 saat yolculuk edilecek bir ülkeden turist beklemiyor olması gerekiyor. İlgili konuya en çok hassasiyet gösteren yakın bölge ülkelerini hedeflemek burada en doğru çözüm yolu olacaktır. 

Hedeflenen pazarları seçtikten sonra tek yapmamız gereken şey turistleri ağırlamak olacak. Bu ağırlama süresinde onlara ne gibi deneyimler sunacağımızı, hangi politikalar ile bu deneyimleri sunacağımızı ve bu deneyimleri sunacak kişilerin iklim konusunda eğitilip-eğitilmediklerini de şimdiden planlamamız gerekiyor. Fransa, İngiltere, Macaristan gibi ülkeler sıfır karbon ayak izi/sıfır emisyon konusu hedeflerini yasalaştırdılar bile. Bu hedefi tutturacak kim? Gelecek nesiller ve bölgede yaşayan toplum. Yani, 2030’lara ve 2040’ların Turizm politikalarına yatırım yapmayı planlıyorsak şimdiden çalışmalara başlamamız ve liderlik etmemiz gerekiyor. 

Liderlik ettiğimiz tüm çalışmalarda ısrarcı olmamız gerekiyor. Sık karar değiştirici politikalar izlemememiz ve  verdiğimiz sözleri, planladığımız tüm aşamaları birbiriyle bağlantılı şekilde koordine etmemiz gerekiyor. Bu konuya ilgi arttığı andan itibaren geçmişte yaptığımız tüm eylemlerde bir açık bırakmamamız gerekiyor. 

Kongre ve organizasyonlar için ev sahipliği yapacak destinasyonların ve otellerin karbon ayak izi konusunda çalışmalar yürütmesi gerekiyor. Özellikle karbon ayak izi konusunda farkındalık oluşturabilmek adına ciddi çalışmalar yürüten şirketlerin uzun uçuşlar içerek organizasyonlara da ciddi kısıtlamalar getireceğini düşünüyorum. Özellikle uluslararası pazarlara hitap eden MICE destinasyonlarının bu süreci doğru yöneterek farklı pazarlara da açılması gerekiyor. 

Özellikle Türkiye’de karbon ayak izinin azaltılması veya nötrleştirilmesi için hareket eden etkinlikler mevcut. Organizasyonu içerisinde bulunduğum bir kaç etkinliğin de aynı şekilde karbon ayak izini nötürledik. 

Bazı topluluklar karbon ayak izinin nötürlenmesi için özel çalışmalar yürütüyor. Belirli bütçeler ödeyerek bu çalışmaları destekleyip, karbon nötür olabiliyorsunuz. Ancak yine bazı politikalarla, karbon ayak izi yüksek oranda olanların çalışmalara ödeyecekleri rakamlarda kademeli olarak yükseltilecek. Yani doğaya en çok ayak izi bırakan şirketler, en yükek faturaları ödeyecekler. 


Turizmin Geleceği için, iklim krizine karşı tüm turizm bileşenlerinin üstlerine düşen rolü alarak bu anlamda hareket etmesi gerekiyor. Bugünün penceresinden bakıldığında; ülkemiz gündemi için gereksiz addedilebilecek bu konu,  Turizmin Geleceği’ni etkileyen en temel problemlerden olacak. İklim konusunda detaylı çalışmalar yürütmek, uzun vadede sürdürülebilir turizmde başarıya gidebileceğimiz tek yoldur. 

Korona’nın Turizm Sektörüne Etkisi

0

Koronavirüs dünyada ciddi etkiler gösteriyor. Görüldüğü her ülkenin bir numaralı gündemi oluyor. Aralık 2019’da yayılmaya başlayan bu virüs, ülkemiz de başta olmak üzere bir çok ülkede görüldü. Tüm dünyada insanların ölümüne sebep oldu ve hayatı durma noktasına getirdi. Hatta ben bu yazıyı yazarken tüm ülkelerde 510.000’ doğrulanmış vaka var. Bu olayın ciddiyetini anlamamız için yeterli bir sayı olsa gerek. Son zamanlarda Dünya’da sadece oluşturduğu ürünlerin kalitesi ve Amerika ile ticareti konusunda anlaşmazlıklarıyla konuştuğumuz bir ülkenin, dünyayı bu denli etkileyebileceğini tahmin etmezdik.

Çin Dünya Turizm Ekonomisini Nasıl Etkiler?

Dünya’nın en çok seyahat eden ülkesi Çin. UNWTO’nun raporuna göre, Çinliler 2018’de 150 Milyon’dan fazla seyahat etti. 277 Milyar Dolar para harcadı. Hatta bir çok destinasyon Çin vatandaşlarına özel hizmetler geliştirdi. Bu hizmete yönelik istihdam sağlamak, ödeme teknolojilerini değiştirmek gibi bir çok adım attı. Ancak! Bir çok havayolu Çin’e olan uçuşlarının tümünü durdurdu.Hatta Çin’de bugün, ikinci bir gelişmeye kadar oturum izinleri de dahil olmak üzere tüm yabancıların ülkeye girişini yasakladı. Bazı şehirlerinde de karantina uygulamaya devam ediyor. Dolayısıyla bir çok havayolu, konaklama, yiyecek-içecek işletmesi bu yıl Çin’den gelen yolcuları -tüm dünya COVID-19’u atlatsa dahi- unutmak zorunda kalacak. Çünkü Çin ikinci bir salgın dalgasından çekiniyor. IATA, sırf Çin’den kaynaklı havayolu kaybının 30 Milyar Dolardan fazla olduğunu duyurdu. Zaten son yıllarda patır patır uçaklarını hangarlara çeken ve iflaslar açıklayan havayolu şirketleri için de inanılmaz hızlı bir çöküş yaşayacak.

Cruise Seyahati için de durum benzer. Amerika’dan sonra, Cruise Seyahat için en büyük pazar Çin. 2.4 Milyon Çin vatandaşı, Cruise seyahatlerine katılıyordu. Hatta 5 yıllık dönemde en büyük pazar olması bekleniyordu. Ancak, Diamond Princess’te gerçekleşen vaka sayıları ve ölümler dolayısıyla tüm Cruise gemileri Çin’e olan liman ziyaretlerini iptal etti. 12 Aydan daha kısa sürede başlamayacağı kesin olan seyahatler, bir çok şirket için marka algısı düşüşü sanırım kolay toparlanamayacak zararlara sebep olacaktır.

Ve MICE! Dünya ticaretinin küresel öncülerinden olan Çin, iş seyahati ve etkinlikler açısından da en çok faaliyet düzenleyen ülkelerden biri! Çin’in küresel dolaşıma az katılması ve küresel salgının devamının ön görülmesi, MICE sektörü için maalesef büyük bir Çin darbesi olacak.

Tabii ki burada yalnızca Çin’in etkisini konuşmak yanlış olacaktır. Küresel etkisi daha ağır olacak bu salgını iyi kavramak gerekiyor.

Küresel Turizm Ekonomisine Etkisi Nasıl Olacak?

Bazı kaynaklara göre turizm ekonomisi; her yıl 6 Trilyon $ gelir ve 319 Milyon kişinin istihdamını sağlayan bir ekonomi. Bu ekonomik döngü içerisinde oteller, perakende, yiyecek-içecek şirketleri, otobüs firmaları, havayolları firmaları, teknoloji firmaları, kongre, etkinlik, fuar firmaları ve tüm bunlara tedarik sağlayan şirketler bulunuyor. Turizm sektörü, tüm dünya ekonomisinde Gayri Safi Yurt İçi Hasıla denilen (GDP)’nin %10,4’ünü ve tüm dünya istihdamının da %10’unu karşılayan bir sektör. Turizm sektörünün sarsılması demek, şüphesiz küresel bir ekonomik kriz zincirini başlatacaktır.

Salgınların ve terör olaylarının turizm sektöründe büyük etkiler gösterdiğini hepimiz biliyoruz. Sars’tan ve Ebola’dan sonra sektörün nasıl etkilendiğini gördük. Amerika’da 9 Eylül saldırılarından, Paris’te gerçekleştirilen, İstanbul’da Havalimanı’nın bombalanması ve Sultanahmet’te yaşanan patlamalar sonrasında turizm sektöründe yaşanan düşüşleri hepimiz beraber yaşadık. Korona virüsün de tahmin edilenden daha uzun süreceğinin anlaşılmasıyla beraber sektör krizi atlatamayacağını yüksek sesle dillendirir hale geldi. 2020 Ocak ayında umursamadığımız korona, küresel turizm ekonomisinin önündeki en büyük engel.

Biliyoruz ki Sars ve Ebola’nın etkisinden daha fazla bi durgunluk süreci yaşayacağız. Tüm şehirler, metropoller, ülkeler sokaklardan çekilip evlerine kapanmışken bu etkinin çabuk geçebileceğini hayal etmek, sanırım ütopya olur. Çünkü Sars yayılırken sosyal medya ve iletişim kanalları yok denecek kadar azdı. Ancak bugün, Korona ile ilgili dünyada yaşanan tüm olayları an be an sosyal medyadan takip edebiliyoruz. Bu da psikolojimizi olumsuz yönde etkiliyor. Tüm satınalma tercihlerimizi, hareket tercihlerimizi bu yönde kısıtlıyoruz. Önlemleri, yapılması gerekenleri hızlı bir şekilde -bir çok bilgi kirliliği dolaşmasına rağmen- bir birimizle paylaşabiliyoruz. Bu sebeple Çin’de salgının yayılmasıyla, bir çok şirket önlem olarak kısıtlamalara giderek kurumsal organizasyonlarını iptal etti. Bir çok insan seyahatlerini durdurdu. Harcamalarını kısıtladı. Dolayısıyla büyük bir ekonomik problemler zinciri o dönemde başladı.

Çok Büyük Organizasyonlar İptal Edildi!

Dünya’da rekreatif amaçla ve MICE amacıyla gerçekleştirilecek aktivitelerin tümü Korona virüs sebebiyle iptal edildi. Automechanika, Cenevre Otomobil Fuarı, Barselona’da gerçekleşecek Mobil Dünya Kongre’si, Facebook’un F8 Konferansı, ITB Berlin gibi marka olmuş bir çok etkinlik iptal veya erteleme yapmak zorunda kaldı. Bu tarz organizasyonların; gerçekleştirildikleri destinasyonlara çok ciddi ekonomik kazançlar sağlayan organizasyonlar olması sebebiyle yine çok ciddi zararlara sebep olduğunu tartışmanın bir anlamı yok sanırım. Bu yaraların destinasyonlar tarafından nasıl onarılabileceğini konuşmak apayrı bir roman konusu olacağından şu an bu konuya değinmenin anlamı yok sanırım.

Sars’tan Farkı Nedir? Neden Daha Hızlı Yayıldı?

2003 yılında yayılan Sars ile Covid’in yayılma hızının farkı tamamen dünyada gerçekleşen dolaşım kaynaklı. 2002 yılında Çin, 38 Milyon yabancı turist alırken 2019 yılında 142 Milyon turist aldı. Yine Çin, 2003 yılında yurtdışına 17 milyon vatandaş gönderirken, 2019 yılında 134 milyon vatandaş yurtdışına çıktı. Bu sayılar bile yayılım hızının artışına nedeni çok ciddi derecede açıklıyor.

Günün sonunda tüm toplumların sağlığına ciddi bir darbe vursa da Çin’in küresel ekonomide ve turizmde 18 yılda kat etmiş olduğu bu hızlı büyüme hikayesi ise apayrı bir başarı öyküsü olsa gerek.

Sars ile Covid 19’u karşılaştıran bir tabloyu aşağıdaki gibi derledim.

Uzun Dönemde Ne Olacak?

Herkesin dillendirdiği gibi, benim de yukarıda paylaştığım gibi turizm bir çok sektörü destekleyen bir Lokomotif. Dolayısıyla duran turizm aktivitelerinin etkisini önümüzdeki dönemlerde daha çok hissedeceğiz. Hayatın turizmciler açısından olağan akışına girmesi çok zorlu olacak.

Turizmciyseniz şöyle bir düşünün; her şey olağan akışında devam ediyor olsa muhtemelen önümüzdeki hafta otelinizin doluluk oranını %5 artırmak adına çalışmalar yapıyor olacakken, bugün %100 boş bir otelle baş başasınız veya bir çalışansanız ücretsiz izinde evde oturuyor bile olabilirsiniz. Ya da sağlam ekonomik temelleri olan bir şirketin çalışanıysanız ücretli izinde kaygıyla geleceğe bakıyorsunuzdur. Bir MICE şirketi veya tedarikçisiyseniz yarınki kuruluma yetişecek şeyler için uykusuz kalmıştınız değil mi? Yorulmuştunuz, yemek dahi yememiştiniz. Belki maalesef çocuğunuzu görememiştiniz. Ancak ne yazık ki geldiğimiz noktada iptal edilen işlerden alamadığınız hizmet bedellerini ya da satın almasını yaptığınız ekipmanların ödemelerini nasıl yapacağınızı kara kara düşünüyorsunuz.

Sektörde yalnızca tüketici olarak yani “müşteri, misafir vb.” olarak bulunan bir kişiyseniz siz de muhtemelen tüm dünya olağan akışında devam etseydi ucuz uçak bileti bakıyordunuz. Yahut yaz tatilinizi planlıyordunuz. Nereye gitmek isterdiniz sahi? Milano güzel bir seçenek olabilirdi. Ya da Antalya’da sahilde keyif yapmak ne güzel olurdu değil mi?! Hatta kurumsal iletişimci veya İK’cıysanız şirketiniz için mayıs ayında gerçekleştireceğiniz away-dayi, yahut lansmanı planlarken bunalmış bile olabilirdiniz.

Ama ne yazık ki, tüm bunlar günlük gündemimizden fazlasıyla uzakta şu anda. Keşke o günler çok uzakta olmasaydı! Uzak görüşünü kendim dillendirmiyorum. Bunu hepimiz biliyoruz kabusun kısa sürmesini diliyoruz. Ancak UNWTO önceki salgınları analiz etti ve hiç görmek istemeyeceğimiz bir sonucu önümüze koydu. Normalleşme süreci ve ortalama düzelme süresi 19 Ay’dan uzun sürecek. Bu hepimiz için çok karamsar bir tablo olsa da tam performans işlerimize geri dönmemiz adına baz almamız gereken sürenin bu olduğuna ben yürekten inanıyorum aksi taktirde büyük bir hayal kırıklığıyla baş başa kalabiliriz.

Dolayısıyla bir süre daha misafirsiz kalacak otelcilere, bir süre daha operasyondan uzak kalacak etkinlikçilere, tursuz kalacak rehberlere, uçak bileti ve tatil satamayan acentelere kolaylık dilemekten başka bir şey gelmiyor elimden. Dilerim gereken desteği, ilgili kurumlardan alabiliriz. Dilerim bu yalnızlığımız uzun sürmez.

#EvdeKal’ın, kara kara düşünüp canınızı sıkmayın. Toplum psikolojisinin bu tarz salgınlarda önem az ettiğini unutmayıp birbirimizden desteği esirgemeyelim. Unutmayın, bu günler geçtiğinde paylaşacak ve konuşacak birbirimize anlatacak çok anımız olacak. Sizinle güzel günlerde görüşmek dileğiyle.

Sağlık Turizmi ve Siyasi, Politik, Ekonomik Etkileri

0

Günümüzde bilgiye ulaşma hızının fazlasıyla artması, farklı destinasyonlarla ilgili artan turizm pazarlaması faaliyetlerinin son tüketici hedefine hızlı olarak ulaşmasını sağlıyor. Bu süreçte sağlık turizmi de giderek popülerlik kazanıyor. Dolayısıyla sağlık turizminin, toplumsal, ekonomik ve siyasal açıdan sahip olduğu ve oluşturabileceği etkileri ciddi bir şekilde ele almak gerekiyor.

Bu yazıda, sağlık turizmini ve birkaç önemli etkisini ele aldım.

Sağlık Turizmi Nedir? 

Sağlık turizmi, hastanın bulunduğu ülkede almak istediği ancak tedavi süreçlerinin uzunluğu, hizmet kalitesizliği ve tedavinin daha pahalı olması sebebiyle alamadığı için alternatif destinasyonlarda verilen tedavi yöntemlerini tercih etmesidir.

Sağlık Turizmi ve Ekonomi

Yurtdışından gelen turistlerin ağırlanması süreci, ağırlayan ülkenin Gayri Safi Yurt İçi Hasılası’na ciddi katkılar sağlıyor. Aynı zamanda ağırlayan destinasyonlarda çeşitli istihdam olanakları doğmasına sebep oluyor.

Sağlık Turizmi Gelirleri

Sağlık turizminden elde edilen gelir sadece turizm ve tıp endüstrisine değil, bunları destekleyen sektörlere de katkı sağlıyor.

Özellikle dolaylı olarak ortaya çıkan bu ekonomi hiçte küçümsenecek seviyede değil!

İlaç Şirketleri ve Cerrahi – Medikal Şirketleri

Sağlık turizminin artmasıyla ilaç ve cerrahi – medikal şirketleri gibi tıpla yakından alakalı olan endüstrilerin de iş hacminde bir artış gözlemleneceği inkar edilemez bir gerçektir.
Bir tıbbi operasyon için yurtdışından gelen hastaların kullanması gereken ilaçların ve ekipmanların tümünü bulundukları ülkeden alması gerekiyor.

Örneğin ortopedik veya cerrahi operasyonlar geçirmiş bir hastanın satınalabileceği ekipmanlar (boyunluk, tekerlekli sandalye vb. gibi) satınalması veya kiralaması, küçük gibi görünse de çok ciddi bir ekonomi oluşmasına katkı sağlıyor. Özellikle yoğun sağlık turisti alan ülkelerde bu miktarın fazlasıyla yükseleceğini unutmamak gerekiyor.

Gezi ve Turizm

Çoğu zaman, tıbbi turistler varış ülkesinde bir prosedüre girdikten sonra geri kalmayı tercih ederler ve onlara çok ihtiyaç duyulan gizlilik ve gevşeme veren bir tatille iyileşmelerine yardımcı olurlar. Tıbbi gezginlerin geri kalmalarının ve varış ülkesindeki gezi fırsatlarına göz yummanın bir başka nedeni, yaptıkları yatırımdan en iyi şekilde yararlanmaktır.

Sağlık sorunları için farklı ülkelere giden turistler, tedavilerinin bitmesinden sonra o ülkede biraz daha vakit geçirip dinlenmeye ve rahat etmeye ihtiyaç duyarlar. Bu ihtiyacın altında yatan en temel sebepleri, yaptıkları seyahatın ve harcadıkları paranın tabiri caizse ‘hakkını’ vermek istemeleridir. Bu istek, turizm endüstrisini maddi ve manevi olara besleyerek konaklama, ulaşım ve çeşitli paydaşlar içerisinde iş birliği kurulmasını sağlamaya katkı sunar. Böylelikle, maddi olarak sektöre ciddi getiriler sağlanmış olur.
Bugün 12 milyondan fazla hasta, tedavi için yurtdışına çıkıyor. Sağlık turizminin bu denli büyük bir pastaya sahip olmasıysa,  konaklama başta olmak üzere tüm turizm sektöründe ciddi bir karşılık buluyor.

Özellikle de yatırım alanı arayan kuruluşlar için; sağlık turizmi firmaları gibi yeni iş kollarının oluşmasını sağlarken, sağlık turizmi acentası açmak isteyenler için de birikim yapma heyecanı oluşturuyor.

Sağlık Turizminin Topluma Etkisi

Sağlık Turizmi sadece istihdam oluşturan, gayri safi yurt içi hasılayı arttıran bir endüstri dalı değildir. Sağlık turizminin ayrıca toplumsal etkisi de yadırganamayacak seviyede yüksektir. Özellikle sağlık turizmine olan talebin arttığı destinasyonlarda bu alanı besleyecek destekleyici unsurlara yapılan yatırımların da artması kaçınılmaz olur. Böylelikle, altyapıdan tutun da toplu taşıma ağlarının yeniden düzenlenmesine, vatandaşa sunulan sağlık hizmetleri politikasının iyileştirilmesine kadar bütün bir destinasyonun gelişmesini sağlayacak en temel yatırımlar gerçekleştirilmek zorunda kalınabilir.

Zira işin olağan akışında bir destinasyona ‘hasta’ gönderen; sağlık turizmi acentaları, sağlık turizmi teşvikleri veren ülkeler, ve diğer tüm sağlık turizmi aracı kurumları bu şehirlerin altyapısına ve turistik noktalara olan yakınlığına da dikkat ediyorlar. Yani dünyanın en kaliteli hastahanesini de yapsanız; altyapınız ve diğer hizmetleriniz yetersizse kimse sizi dikkate almayabilir.

Artan gayri safi yurtiçi hasıla ve istihdam oranı, yaşam standartını ve nüfusun harcama oranlarını yükseltmektedir. Gelişmekte olan ülkeler için bu sosyal değişimler, ülkenin kalkınmasına ve 360 derece şekilde bütün alanlarda büyümesine ivme kazandırmaktadır. Öte yandan, gelişmiş ülkelerin bir çoğu sağlık turizmi alanında marka destinasyon olmayı hedeflemektedir.

Hindistan sağlık turizmi endüstrisinin 2020 yılına kadar 7-8 milyar doların üzerinde bir gelir elde etmesi beklendiği göz önüne alınırsa, bu alandan beklenen gelir, kalkınma modellerinin fazlasıyla gerçekçi ve ulaşılabilir hedefler olduğu ortaya çıkıyor.

Sağlık Turizminin Siyasi Etkisi 

İki veya daha fazla ülke arasındaki sağlık turizmine katılan kişilerin sayısındaki artış, aynı zamanda ülkeler arası alışverişin de gelişmesini sağlıyor. Bu gelişmelerin çoğalması, iki ülkenin yönetim organları arasında olumlu ilişkiler tesis etmeye katkı sağlar. Böylelikle, iki ülke arasında samimi ilişkiler gelişerek fikir alışverişi yapma fırsatı doğar. Bu noktada turizmin milletler arası barışı tesis etmekteki yerinin önemini anlayan devletler açısından, sağlık turizmi ve geliştirilmesi çok önemli bir yere sahip olmalıdır düşüncesindeyim.

Bütün bu fikirler ışığında Sağlık Turizminin tüm ülkeler için; siyasi, toplumsal ve ekonomik faydaları göz önüne alındığında sağlık turizmi projesi olan ülkelerin önümüzdeki yıllarda her alanda kalkınmalarına katkı sağlayacağı çok açık ve net bir şekilde görülebiliyor.

Destinasyon Nasıl Geliştirilmelidir?

0

Hepimiz turistik destinasyon nasıl geliştirilir diye sorular soruyoruz. Otelimizi veya acentemizi bir şekilde doğru pazarlama stratejileriyle buluşturarak ilerletmek istiyoruz. Bu ilerlemeleri nasıl yapacağımız konusundaysa sektör olarak müthiş bir bilinmezliğe sahibiz. Her ajansta aynı klişe içerikler ve projeler, her yöneticide birbirine “en az ikiz kardeş kadar!” benzeyen fikirler var. Bu fikirlerin hepsi turizm pazarlaması adı altında sektörde çeşitli kişiler tarafından kullanılmaya çalışılıyor. Başarıya ulaşanlar var, başarıya ulaşmaya çok yakın olanlar var, hezimete uğrayanlar var. Var da var! Peki, “başarı oranını nasıl yükseltiriz?”i düşünmek kimsenin aklına gelmiyor mu? Yahu biraz olsun bırakalım otelimizi, acentemizi, destinasyonumuzu; azıcıkta pazarlama stratejilerini nasıl geliştirebiliriz, nasıl daha güçlü içerikler üretebiliriz diye düşünüp ondan sonra otelimizi veya ürünümüzü düşünelim.

Bunu hep söylüyorum yine söyleyeceğim ama, turizmde pazarlama faaliyetlerine başlamadan önce kesinlikle bir turizm pazarlaması planı oluşturmalısınız. Pazarlama planınız olmadan ne dijitalde ne konvansiyonel medyada önünüzü görmeniz çok mümkün olmuyor. Uluslararası camiada ve ulusal piyasada başarılı olan işletmelerin çoğunun pazarlama planları oldukça efektif şekilde hazırlanıyor. Stratejilerinizle iç içe yürüyecek olan bir plana sahipseniz ve sürekli güncelleyebilirseniz pazarlama kısmının en önemli adımlarını başarıyla atmış olacaksınız.

Destinasyon ‘un Hedef Kitlesini Netleştirin!

Planınızın en önemli noktalarından biri de, kimi hedeflediğinizi bilmektir. Kime ürün/hizmet/destinasyon satacağınızı bilmezseniz rekabetin yüksek olduğu turizm sektöründe başarısızlığa uğrarsınız.

Aileler mi, çiftler mi, yaşlılar mı, sırt çantasıyla gezen maceracılar mı? Bu sorunun cevabını çok ciddi şekilde bilmeniz gerekiyor. Ünlü bir golf destinasyonundaki bir ürün-destinasyon-hizmetseniz ve müşterileriniz genelde ailelerse bütün herkesi hedeflemek yerine golf yapmak isteyen aileleri kendinize hedef pazar olarak alın. Yani filtrelemelerinizin oldukça güçlü olması gerekiyor. Tatile çıkacak çiftler arıyorsanız, facebook-instagram ikilisini kullanım oranı yüksek olan kadınları hedefleyerek onları çift olarak nasıl mükemmel bir tatil geçireceklerine ikna etmeye çalışın. Onları karşılayacak odadan tutun da, çiftlere özel hediyelerinize kadar herşeyi açık bir şekilde paylaşın.

Influencerlar ile Mutlaka Çalışın!

Seyahat ve turizm endüstrisinin en önemli noktalarından biri; karar verecek olan kişi-kişilerin bölgede yaşayacağı deneyimlere ve alacağı ürün/hizmetlere yönelik bilgi sahibi olmak istemesi. Bu aslında bizim pazarlama planımızın en temel noktası. Seyahat etmeye veya sizden ürün/hizmet almaya karar verecek asıl kişiyi karar verme sürecinde etkilemek bizim için en yakın ihtimallerden biri. Bu karar verme sürecini etkilemek için, insanların sosyal medya aracılığıyla veya internet aracılığıyla yaptığı aramalarda karşısında markanın göstermek isteyeceği ürünleri görmesini sağlamamız gerekiyor.

İçerik üretmek için zaman harcamak yerine, içerik üreticileriyle iş birliği yaparak onların var olan takipçi kitlelerini sizin için reklama çevirmeniz bu anlamda sizin için büyük kolaylık, hem içerik üretmek için zaman harcamıyor hem de direkt olarak hedef kitlenize ulaşabiliyorsunuz. Güçlü içerikler oluşturan ve niş bir takipçi kitlesi olan Influencer’lar ile çalışmanız sizin için büyük bir avantaj. Yalnız burada odak noktanız, klasik ve sabit bir içeriktense özgün içeriklerin ortaya çıkması ve sizinle yaşayacağı deneyimi karar verici mekanizmaya kolay şekilde ulaşabileceği kanallar aracılığıyla ulaştırmak olmalı.

İçerik üretmek için harcayacağımız bütçeyi, içerik üreticisiyle çalışmak için harcamak bizim bu aşamadaki ipucumuz! Bu konuda çalışma yapacaksanız destinasyonlarla ilgili etkinlikler yaptığımız Inflow Summits ‘i incelemeyi atlamayın!

Destinasyon ‘da Yaşanabilecek Deneyimleri Listeleyin

Turizm sektöründe özellikle sürekli olarak seyahat halinde olan hedef kitleyi doğru yakalamak önemli. Seyahat etmeyen kitleye seyahat etme motivasyonu oluşturmaktansa, zaten bu motivasyona sahip olan kitleleri hedeflemek daha doğru bir yol olacaktır. Bulunduğunuz destinasyon ile ilgilili bilgi sahibi olmayan seyahat severlerin ihtiyacını ve isteklerini karşılayan bir rehber hazırlayabilirsiniz. Hem dijital hem basılı olarak hazırlayacağınız bu rehber sayesinde seyahat edecek kişilerin yaşayabilecekleri deneyimlere, ulaşım tekniklerine kadar her türlü bilgiye kolay yoldan ulaşmalarını sağlayabilmelisiniz. Bu bilgiler öyle herkesin bildiği türden değil, bulunduğunuz bölgenin en ince ayrıntılarını bilen oranın yerlisi biri tarafından hazırlandığı belli olan bilgiler olsun. Bunları genelde haritalaştırarak ve fotoğraflarla süsleyerek detaylandırın. Çok fazla kelimeyi kimse okumayacak. Özellikle video içerikler üretimi noktasında potansiyel müşterilerinize yaşayacakları deneyimleri gösteren Instagram ve YouTube videolarını dijital rehberinize entegre etmeyi sakın atlamayın. Onları mutlaka satın almaya yöneltecek içerikler geliştirin. Böylelikle ciddi kazanımlar elde edeceğinizi gözlemleyeceksiniz!

Kullanıcı İçeriklerini Kullanarak Pazarlayın!

İnsanların heyecanlanmasını sağlayacak şekilde; ne yapabileceklerini diğer misafirlerinizin anlatmalarını sağlayın. Bunun için ufak ödüller koyabilirsiniz ve bu ödüller öyle düşündüğünüz gibi maliyeti yüksek olmayan ufak tefek aktiviteler olabilir. Böylelikle insanlar sosyal medya hesaplarından sizi otomatik olarak tanıtmaya ve eğlenmeye başlayacaklar. Bu tarz yarışmalar sayesinde ciddi erişimler sağlayabilirsiniz. İnsanların birbiriyle yarışmayı sevmesini bir fırsat olarak değerlendirebilirsiniz. Bu fırsat size zamanla çok ciddi dönüşler sağlayacaktır. Hem sizi ve ürününüzü inceleyen kişiler bu yarışma videolarını görerek sizi en iyi şekilde tanıtan son kullanıcılara ulaşarak çok daha iyi fikir sahibi olacaktır.

Bu meydan okumaların dışında, sizi tercih eden misafirlerinizin de paylaşacağı içerikleri onlardan izin isteyin ve kendi sosyal medya hesaplarınızda pinleyerek kullanmaya başlayın. Burada dışarıdan bakıldığında sizin üretmediğiniz anlaşılan içeriklerin daha çok ilgi çektiğini otomatikman göreceksiniz.

Özellikle size ait olan ürünün, otelin veya destinasyonun çalışanlarının veya farklı ürünlerini paylaşmanın bir yolunu bulun. Farklı olan noktaları insanlar severler ve paylaşırlar. Özellikle personelinizin insanlara olan davranışlarını anlatabilirsiniz veya bir restoranınızda kamerayla yemek yiyebilirsiniz. Böylelikle tüm süreçleri insanların görmelerini sağlayacaksınız. İlgilerini çekerlerse bu içeriği paylaşıp size viral bir tanıtım imkanı sağlayabileceklerini aklınızdan çıkarmayın!

Mobil – İnovatif Olun

Seyahat etme eğilimi olan kitlelerin çoğu, mobil cihazlarda diğer tüm cihazlardan daha çok zaman harcıyor. Mobil platformda bu kitleye hitap edecek içerikleriniz her zaman hazır ve erişilebilir olun. Kullanıcı dostu, hızlı yükleme sürelerine sahip mobil platformlara sahip olmanız sizin için çok ciddi avantajlar ortaya çıkartıyor. Resimlerle, Instagram Stories’le düzenli bir şekilde kendinizi anlatın. Şehrin bilinmeyen noktalarından fotoğraflar paylaşın, yapmak istedikleri şeyleri mutlaka mobilden sunun ve seveceklerini düşündüğünüz yolculuk hikayeleri sunun.

Yeni ve heyecan verici şeyleri vurgulayın, çevrenizdeki etkinlikler ve gelişmelerle sürekli olarak kitlenizi besleyin.

Çok öneriyle sizi de boğmadan anlatabildiğim kadarıyla tecrübelerimi, gözlemlerimi anlattım. Şimdi bu yolları veya kendinizin geliştirdiği alternatif metotları kullanarak bir an önce başlamalısınız, zaman akıyor. Her kaybolan zaman, aslında kaybolan kar marjları demek. Öncelikli olarak hata da yapsanız adım atmaktan korkmayın. Hatalar düzeltilir, sorunlar ve problemler çözülür ancak başlamazsanız her şey daha büyük soruna dönüşebilir. Mutlaka profesyonel kişilerle konuşun, fikir alın ve birlikte yol kat edin. Markanızı büyütmek sizin elinizde, vizyonunuzu kimsenin daraltmasına müsaade etmeyin.

Cari Açığı Turizm Kapatır!

0

Cari Açığı Turizm Kapatır!

Ülkemizin var olan cari açığını kapatmanın en temel yollarından biri ihracatı arttırmak. İhracatın artması için üretimin çok ciddi seviyede yükselmesi gerekiyor. Ancak, üretimin yükselmesi için ar-ge faaliyetleri, üretimin başlaması, ürünün satışa çıkması, pazarlama faaliyetleri gibi bir çok süreçten geçilmesi gerekiyor. Bu süreci zamanla ölçmeye kalktığımızda sistemin oturması adına minimum beş yıla ihtiyacımız var. Ancak ülke olarak kaybedecek zamanımız yok. Son zamanlarda yaşanan gelişmeleri gözlemledikten sonra, son zamanlarda tek hemfikir olduğumuz konu bu diye düşünüyorum. Ancak, Amerika ve diğer yabancı ülke menşeili ürünlere olan bağlılığımızı azaltmak bu işin tek çözümü değil. O ürünlere Çin gibi alternatifler üretebiliyor olmamız lazım. Biz bu alternatifleri araştırırken bir yandan da acil eylem planları devreye koymamız gerekiyor.

Benim şahsi kanaatim bu acil eylem planlarının ele alması gereken en öncelikli konu Turizm! İyi de zaten turizmde iyiyiz diyenlerinizi duyuyor gibiyim. Geçenlerde katıldığım bir toplantıda, çok sevdiğim bir büyüğüm dünya kongre turizminin en büyük otoritelerinden olan ICCA(Uluslararası Kongre ve Konvansiyon Birliği)’nin istatistiklerini hatırlattı. Bu hatırlatmayı ben de bu vesileyle size aktarmak istedim, ICCA 2015 yılında Dünya’da kongreler için en çok tercih edilen şehirleri yayınladığında İstanbul 8. sıradaydı. 2017’de ise Avrupa’da 74. Dünya’da ise 133. Sırada! Evet çok acı. 2 senede yaşanan bu düşüş, cari açığı da etkileyen en önemli faktörlerden aslında. Küçük bir rakam gibi görülse de her uluslararası kongrenin ülkeye bıraktığı döviz miktarı yekünde çok ciddi rakamlara erişiyor. Bu düşüşün temel sebepleri arasında Atatürk Havalimanı’nda ve Sultanahmet’te gerçekleşen bombalı saldırılar yatıyor. Terörün sadece kendi vatandaşımızı ve iç ekonomimizi etkilediğini düşünenlere okutulması gereken istatistikler bunlar bence. Dış ülkelere kayan bu ekonomik girdinin bizi etkilemesine kimler sevinir bir düşünmek gerekir! Evet, doğru bildiniz dış güçler! Terörü destekleyen çeşitli ülkelerin niyetinin sadece ülkenin vatandaşını huzursuz etmek değil, ekonomisini de çökertmek olduğu yeni yeni anlaşılsa da yıllardır süregelen bir gerçeklik aslında.

Bizim buna çözümümüz “Terörün önünü keseceğiz” olmaktan öteye gitmelidir. Kongre turizminde zayıflıyorsak, bu alanı nasıl güçlendireceğimizi, yeni pazarlar nasıl oluşturabileceğimizi konuşmak ve bunu uygulamaya sokmak terörün önünü kesmek için en güçlü silahlardan biri aslında. Dünya’nın bir çok ülkesine 3-4 saatlik uçuş mesafesinde olan bir ülke olarak elimizdeki bu gücü doğru yönetmemiz gerekiyor. Kongre turizminin yanı sıra şehirlerimizin hatta ilçelerimizin de bir turizm seferberliği başlatması gerekiyor. Trabzon bu konuda en büyük örneklerimizden, 5-10 sene evvel 100TL’ye satılan odaları bu yıl 150-200€’dan aşağı almak mümkün değil. Yine ilçe olarak Belek, Alanya’ya gelen 10 Turistin harcadığı parayı Belek’e gelen 1 Turist tek başına harcıyor. Peki ama bu sürece nasıl gelindi? Bu sürece nasıl gelindiğini tüm şehirlerimizin ve ilçelerimizin kavraması gerekiyor.

Şehirlerimiz Turist Fabrikası Olur!

Destinasyon yönetimi denilen olguyu kavrayıp, şehirlerimizin her noktasına iyi bir şekilde uygulamamız gerekiyor. Şehirlerimizin istisnasız tümü turizm için inanılmaz potansiyeller taşıyor. Bu şehirlerin altyapılarını güçlendirerek, tüm tur operatörlerine davetler düzenlememiz ve şehirlerimizi tanıtmamız şart. Bu şehirleri tüm dünyaya tanıtacak faaliyetlerle, üretim için gereken sürelerin neredeyse çeyreğine ülkeye büyük döviz girdileri sağlayabiliriz. “Bu faaliyet planlamalarını nasıl yapmamız gerekiyor” sorularına karşılık Kültür & Turizm Bakanlığı’mızın bir komisyon kurarak tüm şehirleri bir “Turist Fabrikası” haline getirmek için çalışmalara başlaması gerekiyor. Sektörden olan ve sektörü iyi tanıyan bir bakanımızın olması bu konuda bizim için tarihi bir fırsat. Bu fırsatları iyi değerlendirmemiz gerek.

Uluslararası Etkinlikler Organize Edelim!

Doğal güzelliklerimizin yanısıra, turistin bizim ülkemizi ve şehirlerimizi ziyaret etmelerine bir sebep oluşturacak etkinlikler düzenlememiz gerekiyor. Bu etkinlikler kısıtlamalara maruz kalmamalı ve güvenlik açısından bir problem taşımadığını kanıtlayan etkinlikler olmalı. Bu süreci pazarlama süreci olarak değerlendirerek, uluslararası bilinirliğe ulaşmış kişilerin de bu etkinliklere davet edilmeli. Bu bizim marka kimliğimizi tekrar ön plana çıkartacak en önemli adımlardan biri olacaktır. İnsanları ünlü kişilerle etkileyebilmeli, bunun sonucunda da şehirlerimizi ziyaret etmelerini kolaylaştırıcı faaliyetlerle ülkemizi çekmeliyiz. Bunu hali hazırda yapılan charter uçuş desteklerinin genişletilmesi, Türk Havayolları aracılığıyla uygun bilet fiyatlaması yapılması vb. bir çok yöntem ile gerçekleştirebiliriz.

Şehirlerimizi Dünyaya Tanıtalım!

Spesifik şehirlerimizi ön plana çıkartmaktansa, tanıtım faaliyetlerinde tüm şehirlerimizden birer parçayı ön plana çıkartalım. Bakanlığımızın geçmişte yayınladığı turkuvaz deniz üzerinde tüm değerlerimizi anlatan filmi herkes hatırlar sanıyorum. Bu film gibi filmlerimizi, video içeriklerin bu denli önemli olduğu bir ortamda farklı mecralara uygun şekilde yayarak tüm şehirlerimizi Dünya’ya tanıtalım.

Booking ve diğer tur operatörlerine iç pazarda müsaade etmesekte, dış pazar için bu alanı reklam mecrası olarak görebiliriz. Hatta sektörden büyüklerimin bana kızacağını bile bile bir tık ileri gidiyorum, Booking varsın vergi ödemesin! Hesaplayalım, ne kadar vergi ödemesi gerekiyorsa, bu tutar karşılığında şehirlerimizin tüm dünyaya reklamını yapmasını isteyelim. Bu bize vergi gelirinden kat be kat fazla olarak dönecektir!

Gastronomiye Yönelelim!

Kültürel bir değerden öte bir yaşam tarzıdır, laf söylemek bana düşmez ama tüm dünyanın sevebileceği bir gastronomi kültürümüz var! Bu kültürü iyi değerlendirmek, tüm dünyaya yaprak sarmaları, mantıları yedirmek gerekiyor diye düşünüyorum! Dünya’nın en zengin mutfaklarından birine sahibiz (hatta bence en zengini!). Bu değeri tüm dünyaya pazarlamamak aslında bu ülkeye ihanetten fazlası değil.  Baklavayı Yunanistan sahiplendikten sonra biraz aklımız başımıza gelse de, tüm yemeklerimizi tescil ettirmemiz gerekiyor! Bunu tescil almaktan öteye taşıyıp, turist çekmek için en önemli silahlardan biri olarak kullanmaya başlamalıyız.

Nusret gibi markalarımızın kendi mutfak kültürümüze uygun bir şekilde tüm dünyaya yayılmasını sağlamalıyız. Gaziantep’in gastronomi değerine sahip çıktığı gibi, tüm şehirlerimizin bunu uygulamadığı ve hayata geçirmesini  sağladığı gün ülkenin turistik potansiyelinin ne kadar fazlalaştığını hep beraber göreceğiz!

Sağlık Turizmine Gereken Önemi Verelim!

Sağlık dünyanın her yerinde gerekli kalifiye eleman ve ekipman olmadığından pahalı bir hizmet. Ancak ülkemiz bu konuda da inanılmaz bir cennet. Ucuza mal ettiğimiz sağlık hizmetini, potansiyel sağlık turisti çekilecek ülkeleri belirleyerek buradaki ücretlerle kıyaslayarak fiyatlamamız ve sunmamız gerekiyor. Paket halinde hazırlanacak sağlık turlarının çoğaltılması ve bilinçli bir şekilde pazarlanması sonucu inanılmaz girdiler sağlayacağımızı düşünüyorum.

Uygulanacak Çok Reçete Var!

Tüm bu bilgilerin ışığında yürüdüğümüz taktirde, üretimi büyütme noktasında hazırlık yaptığımız süre boyunca, uygulayacağımız acil eylem reçeteleriyle boşuna zaman kaybetmemiş oluruz. 5 yıl içerisinde hem üretim, hem turizm noktasında dünyaya örnek olabilecek bir kalkınma modeli uygulayan ve cari açığı azalan bir Türkiye tablosu çizebiliriz. “Üretim yapacağız hızlanıyoruz ve hazırlanıyoruz” düşüncesiyle tüm bu konuları hazırlık süresinde gözardı edersek, kaybımız çok büyük olacaktır.  Hepimize düşen bir görev var, bu görevi en iyi şekilde ifa etmemiz gerekiyor.

Başarı Yolunda Herkese Kulak Asma!

0

Başarı Yolunda Sağlam Mide Şart

Mideniz büyük başarı yolunda giderken en güçlü olması gereken araçlardan biridir! Bu yolda aradığınız şeyler olsun veya olmasın, yolculuk boyunca hem istediğiniz hem de istemediğiniz birçok tavsiye ile su içeceksiniz.  Durun canım telaşlanmayın ne suyu diye! Bu yolda size verilecek tavsiyelerden bahsediyorum tam olarak.

Genç girişimci olarak başkalarının tavsiyelerini nasıl uyguladığınız, neleri uygulayacağınız konusunda son derece dikkatli olmalısınız. Bu tavsiyelerin başarı çizginizi etkileyecek unsurlar olduğunu unutmadan hareket etmelisiniz.

Daha önce de farklı insanların da defalarca dediği gibi, başarı kazanmak için birbirinden farklı yollar vardır. Herkesin başarıya ulaştığı yol aynı değildir. Her şey de sizinle alakalı değildir ve bazılarının potansiyel kazanımları sizin oldukça zararınıza olabilir. Kalbinizde, vücudunuzda ve ruhunuzda yankılanan bir tavsiye ile karşılaşırsanız, bir kağıt ağırlığına kazıyarak masanızın üzerine koyun. Eğer öyle değilse, başkalarının görüşleri için o kağıdı oluşturan ağacı heba etmeyin!

Gerçekten tek olacak bir ürün veya hizmet oluşturmak istiyorsanız, göz ucuyla dahi olsa farklı yerlerden kopya çekmemek zorundasınız. Zaten gerçekten özgün bir ürün veya hizmet oluşturuyorsanız, asla rakipleriniz olmayacak demektir. Ya da rakiplerinizin sizin için bir önemi olmayacak!

O yüzden aşağıda yazdığım maddeleri dikkate alıp bu yola öyle koyulmanız sizin için daha sağlıklı olacaktır. Başarı çalışılınca kazanılır, bunu da unutmayın!

Başkalarının Eğilimleri Başarınızı Kısıtlayabilir

İnsanlar kendi ön yargılarına ve kısıtlamalarına sahiptir; bunların birçoğu sahip oldukları deneyimlerden oluşur. Çoğu zaman diğer insanların tavsiyelerinin kusurlu olduğunu fark edeceksiniz. Bunun sebebi herkesin kendi korkuları, şüpheleri ve kişisel sığınma alanlarının olması.

Onların penceresinden bakıldığında başarması zor olan şeyler, herkes için zor gözüktüğü içindi. Tatsız buldukları şeyler ise, herkesin hoşlanmadığı şeylerdi. Projelerine inanan girişimciler ise o projelere sonuna kadar inanıp, herkese bunun kolay olduğunu anlatmayı ve hoşlarına gitmesini sağlamayı tercih ettiler.

Airbnb ilk oluşturulduğunda ve yatırımcılara sunulduğunda dünyaca ünlü on üst düzey yatırımcı, “Bu projenin bir şaka olduğunu” düşündüklerini söyleyerek, insanların bunu asla yapmayacağını söylüyor. Airbnb kurucularına da, bu yaratıcı zihinlerini daha uygulanabilir alanlara yönlendirmelerini “tavsiye” ediyorlar.

Onlar bu tavsiyeyi kağıda yazıp kağıdı heba etmeyi tercih etmeyerek şirketlerini kurdular. Bu tavsiyeyi dinlememek şirketlerine 4 yılda 500 milyon doların üstünde işlem yaptırdı!

Mideniz Temiz Suları Zaten Tanıyor!

Başkalarını dinlemenin baştan başa sorunlu olduğu söylenemese de, bazıları için dikkate almanız noktalar var. O tecrübeleri paylaşanlarla sizin zihniniz, yaratıcılığınız, tecrübeniz ve bakış açınız aynı değil.

Örneğin, herkesin elinde gördüğünüz metal su şişeleri (Tupper da deniyor) satılmak için yola çıkıldığında herkes bu ürüne işlevsiz dedi. İnsanların sırf modaya uyuyor diye böyle birşeye para ödeyeceğine inancın olmadığı bir pazara girdi. Birçok mağaza bu şişeleri satmayı reddetti. Üretici firmanın Ürün-fiyat kavramını ihlal ettiğini söyledi. Kimse 35 dolarlık bir su şişesi satmak istemedi.

Birileri o ürünü asla kabul etmedi ve üretici firma bu ürünün kaderini o satıcılara bırakmadı ve çalışmaya devam etti. Sonuç: şirket 2016 yılında 50 milyon dolarlık satış yaptı!

İş Dünyasında Başarıya Ulaşmanın Yolu Tek Değildir!

Yollardaki tuzaklar, hatalar, utançlar, açıklamalar ve sürprizler, aynı parmak uçlarınıza özgü olan parmak izi gibi   çok kişisel ve son derece tekil şeyler! Başkalarının görüşlerini sürekli olarak dikkate alırsanız, kendi vizyonunuzu hafifletmeye başlar ve başkalarının saçmalıklarına kapılırsınız.Başkalarının size uygun olarak verdikleri tavsiyeleri göz önüne alarak davranın! Her saçmalığı benimseyip ona göre hareket etmeyin!

Kendi yolunu hazırla ve omzunun üzerinden bakma.

İşletme dersi veren kurumlar genelde öğrencilerine müşterinin gerçekten ne istediğini anlamalarını ve bunu altın tepside sunmaları gerektiğini öğretir. Bence bu teori çok yanlış. Bir işletmenin başarıya ulaşmasında etken olan şey, yenilikçi bir ürün veya hizmet oluşturmasıdır. İnsanlar o ürün veya hizmeti yeniden tanımlayarak o ürünü benimser.

Yani, insanların istediklerini onlara sunmaktansa, sunacağınız ürün veya hizmetle insanlara daha öncesinde ne istediklerini bilmediklerini gösterin.

Marka Etkinlikler Gerekiyor!

0
etkinlikler

Türkiye son bir kaç senedir çok ciddi virajlardan dönüyor. Sınır bölgelerindeki güvenlik problemlerinin çözümü için başvurulan askeri operasyonlar, ekonomik gelişmeler ve güvenlik kaygılar neticesinde bazı problemler doğuyor. Bu problemlerin en temeli, küresel kamuoyunda Türkiye’de turizm yavaşlıyor algısının yayılması. 

İstatistiklere ve otel doluluklarına baktığımız zaman, realitede Türkiye’nin böyle bir problemi görülmüyor. Geçen yıla oranla üç milyon kişiye yakın daha fazla ziyaret almışız ülkeye.

 Tabii İspanya gibi bir ülke ile kıyasladığımızda kapasite bakımından hala hayal ettiğimiz noktada değiliz. İspanya 2018 verilerine göre 80 milyon ziyaretçiye erişmişken, Türkiye 2018 verisine göre 45 milyon ziyaretçi ile seneyi kapattı.  Bu yıllardır artırılmaya çalışılan bir sayı, ancak bizim hedefimizde daha farklı bir strateji olmalı. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın sektörden biri olan Sayın Mehmet Ersoy’un yönetime geçmesi ile sektörde stratejik olarak ciddi değişiklikler olması beklenen bir durumdu, öyle de oldu. 

Ziyaretçi sayısını artırmak için çabalanan stratejiler başarılı olsa da farklı bir strateji çizildi. Artık odak noktamızda ziyaretçi sayısından ziyade, ülkeye bıraktıkları döviz var.  Bu rakamları yukarı çekmek doğru ve farklı çalışmalar yapmaktan geçer. Ülkenin küresel kamuoyunda turizm itibarının artırılması bunlardan yalnızca biri. Bu da bakanlık çalışmaları, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın çalışmalarıyla ve INFLOW Summit gibi faydalı etkinliklerle zaten yapılıyor. 

Para Harcayan Turist için Etkinlikler Geliştirmeliyiz! 

Bunun dışında, destinasyonlarımızın ve yerel yönetimlerin turizm planına dahil edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Destinasyonlarda turizm ile ilgili tüm paydaşların koordine olması bizim hiç bir algı çalışmasına gerek duymadan turistik itibarımızı yükseltecektir. Bununla beraber harcamaları yükseltecek eylem planları da hazırlamamıza kolaylık sağlayacaktır. Türkiye’ye gelen bir turistin daha fazla para harcaması için neler yapılması gerektiği konusu ortak bir akıl tarafından ele alınmadığı müddetçe başarıya ulaşacak gibi durmuyor.

Geçtiğimiz yıla oranla 13$ artarak 649$’a gelen kişi başı ortalama harcama tutarını 1.000$ ve üstü bir tutara nasıl taşıyacağımızı birlikte düşünmemiz gerekiyor. Özellikle turizmde bazı noktalarda vergilendirilemeyen, kaydedilemeyen bir nakit akışı olduğunu söylemek ve belirtmek gerekiyor. Tabii ki bu iddialar hepimizin duyduğu-bildiği cinsten. Yoksa kimseyi itham altında bırakmak istemem! Ancak bir turist ülkeye girdiği andan itibaren, faturasız/fişsiz bir şekilde taksiye bindiği an dahi bu vergilendirilemeyen nakit akışı serüveni başlıyor.  Öncelikle bu serüvenin başlangıcından itibaren her adımına dur demek gerekiyor. Yine Turistik destinasyonlarda bulunan hediyelik eşya dükkanları, restaurantlar, kaçak rehberler, otobüsler aracılığıyla bu had safaya taşınıyor. Ancak bunu inceleyen mekanizma genel ağırlıkta emniyet ve TURSAB ekipleri oluyor. 

Bunu ulusal bir anlayışa dönüştürmemiz lazım. Ülkenin her noktasında kayıt dışı turizmi durdurursak kısa sürelerde kişi başı turizm harcamalarında 1.000$ rakamlarını görmemiz hayal değil. 

Yeniden küresel etkinliklere ev sahipliği yapacak ortamlar hazırlamamız lazım. Hint pazarı noktasında bence bir başarı kazandık. Hindistan pazarında faaliyet gösteren şirketler iç etkinliklerini dahi Türkiye’de yapmaya başladı. Farklı pazarlarda da girişim var. Ancak bunu daha fazla artırmalıyız. Ulusal yatırım olarak görerek, kitlelere hitap edebilecek etkinlikler geliştirmemiz gerekiyor. Dünyanın farklı yerlerinden binlerce insan çekebilecek festivallere ev sahipliği yapmamız hiç de zor değil. Para harcayan turist gruplarını çekecek projeleri çıkartabilecek gücümüz var. 

Bununla beraber, destinasyonları ortak bir proje ile geliştirerek taksicisinden, otelcisine kadar tüm paydaşları sürece dahil ederek inanılmaz bir çalışma sistemi kurabiliriz. Türkiye’ye gelen her turist gelecek sene beraberinde bir misafiriyle gelsin istiyorsak bunu sağlamanın da bizim elimizde olduğunu bilmemiz gerek.

Etkinlik Yönetimi Nasıl Olmalıdır?

0

Etkinlik Yönetimi Nasıl Olmalıdır?

Bir etkinliği planlamak sanıldığından daha stresli bir süreçtir ve organizasyon sürecinde çalışanları sıkıntılı bir hale sokabilir. Başarılı bir etkinlik yönetimi için farklı temel prensipler vardır. Etkinlik yönetimi nedir diye soranların, başarılı bir etkinlik yönetimi ajansı arayanların, şirketin daha önceki etkinliklerde bu prensipleri yerine getirip getirmediğine bakmaları onların yararına olacaktır. Bu prensiplerin çoğu kısmi tecrübeler, kısmi gözlemler neticesinde organizasyon yaparken dertlenmeyin diye derlenmiştir!

Erken Başlayın

Olabildiğince önceden planlamaya başlayın, büyük bir etkinlik yapmak niyetindeyseniz gerçekçi olarak en az altı ay öncesinden planlamaya başlamanız gerekmektedir. Bu etkinliğin detaylarını planlamanız için de 1 ay gereklidir! Bütün çalışmanın başarılı bir sonuca ulaşmasını sağlamak için, tüm tedarikçilerinizi doğru bir zincirle birleştirdiğinizden emin olun.

Esnek kalın

Etkinliği planlarken, işler farklı sebeplerden dolayı değişken olacak. Etkinlik saatleri, yerleri veya etkinlik türüne bakılmaksızın, esnek olduğunuzdan ve değişen talepleri karşılayabildiğinizden emin olmanız gerekir.

Bütçenizi doğru planlayın

Birçok şirket, sizin anlaştığınız rakamların üstüne çıkabilir. Unutmayın ki başladığınız işte öngöremediğiniz maliyetler ortaya çıkacaktır. Bu nedenle ilk pazarlığınızı sıkı yapmanız gerekiyor. O iş için ayırdığınız bütçenin %10 altına anlaşmayı yapmaya bakın. Karşınızdaki şirket bunu problem olarak gördüğünü söylesede işinizi almak için bu rakamlara da ikna olacaktır.

İş bölümünü doğru yapın

Etkinliğinizin tüm yapısını doğru bir şekilde bölümlendirin. Kayıt, ikram, ulaşım, vb. gibi konuların her birinin bir sorumlusu olacak şekilde planlayın. Bir kişinin her işle uğraşmasındansa; her bölümle ilgilenen bir sorumlunun olması, küçük detayların dahi yakalanmasını kolaylaştıracaktır.

Ortak Çalışılabilecek Belgeler Oluşturun

Son zamanlarda herkesin yavaş yavaş geçmeye başladığı bulut sistemleri, aslında
yeni teknolojilerin hayatımızı en kolaylaştıran yanlarından. Herkesin aynı sayfa üzerinden etkinlik yönetiminizi kolaylaştıracak çalışmalar yürütmesini sağlamanın işinizi kolaylaştıracağını göreceksiniz.

Katılımcı bilgilerinden kat planlamasına, sözleşmelerden istek talep listelerine kadar ortak düzenlenebirilir belgeler ile herkesin gördüğü bir çalışma sayfasında tüm eksikliklerinizi ve çalışmalarınızı takip edebilecek olmak çalışmalarınızın başarıya ulaşmasını sağlayacaktır.

Yedek Bir Planınız olsun!

Etkinlik yönetimi yaparken, herhangi bir bölümde sorun çıkabileceğini veya geç kalınabileceğini hesap ederek ünitelerin boş kalması durumunda o ünitede ne yapılabileceğini doğru planlamanız gerek!

Sorunlarla karşılaşmanız durumunda o noktada değerlendirebileceğiniz alternatif olup olmadığına iyi bir şekilde çalışmanız gerek.

Etkinliği Tekrar Tekrar Kurgulayın!

Etkinliğin başlamasından iki hafta öncesine kadar, tüm süreci baştan gözden geçirin. Ekibinizle bir toplantı gerçekleştirerek, ilk kurulum sürecinden etkinlik süresinde neler yapılabileceğine kadar her konunun zihninizde oturduğundan emin olun.

Bu toplantılarda problemlerinizi ortaya çıkartarak çözme imkanına kavuşacaksınız. Etkinlik başlamadan önce etkinliğin yapılacağı alanı iyice tanıdığınızdan emin olun.

Prodüksiyon Herşeyiniz!

Etkinlik yönetimi ve başarının sergilenmesi için, fotoğraflar bin kelimeden daha etkilidir!

Profesyonel şekilde kurgulanacak bir prodüksiyon yapısı, markanızı satacağınız ve katılımcıların yoğunluğunu vurgulayabileceğiniz güçlü bir argüman olarak size dönecektir. Bu argümanların çok güçlü olabileceğinden emin olmak için deneme çekimleri istemekten geri durmayın!

Anlık Paylaşımlarla Var Olun

Bir etkinliğin sosyal medya’da görünür olması o etkinliğin değerini arttıran temel bileşenlerden, etkinlik için özel oluşturulan ve daha önce kullanılmayan hashtagler, takipçilerinizin yaptıkları paylaşımları raporlanabilir hale getirecektir. Benzer şekilde etkinliğinizi facebook’ta duyurarak ve var ederek konuşulma oranınızı yükseltebilirsiniz.

Özellikle etkinlik öncesi hazırlıkları takip etmelerini sağlayarak bir heyecan oluşturabilirsiniz. Etkinlik sırasında da canlı yayınlarla etkinliğinize katılmayanlara, bir sonraki etkinliğe katılmaları için sebepler sunabilirsiniz. Eminim, bahanelerini bir kenara bırakarak bir sonraki etkinliğinizi merakla bekleyeceklerdir.

Takibi Bırakmayın

Etkinliği biten her şirket dinlenmeye çekilerek ortak bir hata yapıyor. Operasyon çok başarılı geçse de bu başarıyı herkese göstermek için, geleneksel ve sosyal medyayı, mailing yapmayı ihmal etmeyerek görünür olmaksa bu işin en temel noktalarından.

Başarınızı paylaşın ki, bir sonraki etkinliğiniz için merak uyandırsın!

Bu temel maddeleri gerçekleştirmek, etkinlik yönetimi şirketlerinin en vazgeçilmez unsurlarından olmalı. Benim yıllardır gördüğüm, bunu yapabilen kişiler başarı denen yere hızlı bir şekilde ulaşıyor. İlla ki, gözden kaçırdığım belirtmeyi unuttuğum noktalar da vardır ancak bunların hepsini bir bütün olarak operasyonunuza dahil ettiğinizde sizde ne demek istediğimi anlayacaksınız.

Turizmde Algı Yönetimi ve Başarı

0

Turizmde Algı Yönetimi ve Başarı

Bir çok turizm işletmesi turizm krizi dönemlerinde ciddi sıkıntılar yaşıyor. Bu kriz dönemlerini başarılı atlatan turizm işletmeleri, her dönemde karlı bir bilançoyla açığa çıkıyor. Turizm sektöründe faaliyet gösteren işverenler bilirler ki bu dönemleri atlatabilmek için turizmde algı yönetimi  ve başarı sağlanması oldukça kritik bir önem taşır.

Sektörde geçirdiğim süre boyunca, turizm sektörünün başarı ve başarısızlıklarını gördüm. Bir çok şirketin batışını, bir çok şirketin de sermayesizlikten milyon dolarlara ulaşan değerlere sahip markalar yarattığını izleme fırsatı buldum. Ne yazık ki artık ülkemize turist getirmeyen, ziyaretçilerine hizmet edemeyen bir çok turizm işletmesi var. Bu ellerindeki ürünlerin veya hizmet kalitesinin yetersizliğinden değil, talep oluşturamamak ve karlı bir yatırım öngörememekten kaynaklanıyor.

Ancak karlı yatırımları öngörebilen ve doğru talebe erişebilen turizm şirketleri ise çok yüksek değerlere ulaşan markalar ürettiler. Bunların başarısının bazı temel sebepleri var.

Bu başarıyı sağlayanlar sürekli gelişime ve inovasyona önem veren, aileleri ile çalışanlarını iyi bir gelir düzeyi ile mutlu ederek ve sevdikleri işlerle uğraşmalarını sağlayarak takım çalışmasına genel manasıyla dahil edebilen işletmeler oluyor. Yani esasında turizmde algı yönetimi yapmakla başlayan çalışmalar başarısızlığı azaltıyor ve başarıyı tetikliyor.

Bunun dışında bazı adımlar da atmak gerekiyor!

Turizm İşletmenize Zaman Ayırın

Başarılı turizm işletmeleri, yalnızca konuklarına hizmet ve ürün sunma konusunda değil, işlerini geliştirmek konusunda da oldukça fazla zaman harcamaktadır.

Her zaman bahsettiğim Turizm Pazarlaması planı burada da karşımıza geliyor. Bu planı geliştirmek ve gözden geçirmek, talebin nasıl yönetileceğini ve neye kanalize olduğunu anlamanızı sağlayacaktır. Bununla beraber de ihtiyaçlara cevap verebilecek işletme modeli oluşturmanızı sağlayacaktır.

Bu planı çıkartmanızın akabinde vizyonunuzu ve ürünlerle hizmetlerinizi anlatabilmek için personellerle beraber sektörel temsilcilikler oluşturabilirsiniz. Sektörel temsilcilikler dediysem de icra ettiğiniz turizm alanında sizden konuşup, sizden bahseden bir ekip oluşturmak! Bu öyle zor bir şey de değil. Bunun için kaliteli ürünlerinizi kaliteli ekiplere anlatmanız yeterli olacaktır! Böylelikle hitap ettiğiniz kitleyle direk iletişim kurabilmeyi sağladığınızı, bu iletişimin de size güçlü bir kar olarak döneceğini göreceksiniz!

Turizm ‘de ekip ile başarı sağlayın!

Aynı zamanda takım oyununa önem vererek sistemin içerisindeki dişlileri tıkamayacak operasyonel görevler tanımlayarak pazarlama planlarınızı sürekli olarak güncel tutabilirsiniz. Böylelikle işletmenize ayırdığınız zamanın veriminin arttığını anlayarak daha kaliteli bir girdi sağlayacaksınız. Turizm krizini en doğru şekilde atlatmanın yollarından biri de bu!

İdeal Müşterilerinizi Anlayın!

Başarılı turizm işletmeleri, en yüksek karı sağlayacak yani en ideal müşterilerini çekmeye odaklanmıştır. Tüm insanlara hitap etmeye çalışmak zaten beraberinde boşa harcanan zaman, emek ve parayı beraberinde getirecektir. Bugüne kadar muhtemelen tüm pazar pastasını yemeğe odaklanan şirketlerin neler kaybettiğini siz de izlediniz. Bunun artık tutmadığını ve bayat bir yöntem olduğunu anlatmama fazlasıyla gerek olmadığını düşünüyorum.

Bir önceki konuda bahsettiğim turizm pazarlaması planı ve sistematik operasyonel görevlere koyduğunuz kişiler, sizin en ideal müşterilerinizin kim olduğunu ve bu müşterilerin neler isteyebileceklerini sizin önünüze koyacak.

Müşterilerinizin turizm deneyimlerinin nasıl olmasını istediğini, nelere değer verdiğini ve nerelerde zaman harcadıklarını, hoşlanmadıkları şeyleri bilirseniz onlara daha kaliteli hizmet sunarak müşteri sadakatini arttırabilirsiniz. Böylelikle pazarlama kararlarınızın geri kalan boyutlarını yine güçlü bir yol haritası eşliğinde yapacaksınız. Ürünlerinizi veya hizmetlerinizi buna göre optimize ettiğiniz zaman onların geliştirilmesini sağlamak sizin için çocuk oyuncağı gibi olacak.

Böylelikle müşterilerinizin anlık değişen ihtiyaçlarına cevap vermek eskisi kadar zorlu bir süreç olmayacak. Böylelikle teknolojinin gelişmesiyle hızlanan çağı yakalayarak değişen ihtiyaçlara ve taleplere de anlık olarak tepki verebileceksiniz.

Turizm ‘de Fiyata Göre Rekabet Etmeyin!

En başarılı turizm işletmeleri genellikle ürün ve hizmet kategorisinde rakiplerine göre daha pahalı oluyor. Bu aslında ortaya koyduğu çabanın gerektirdiği fiyat oluyor, zaten başarıyı da bu fiyatlamaya kadar olan sürecin getirdiğinden bahsetmiştim. Yani ne kadar güçlü ve doğru bir pazarlama yatırımı, o kadar büyük kar! Aslında fiyatın yüksekliği doğru bir markalama ve turizm pazarlaması stratejisinden kaynaklanıyor. Yani turizmde algı yönetimini sizin sağlamanız fiyatı da buna göre sizin belirlemeniz gerekiyor!

Turizm faaliyetlerini icraa edenler, yani sizin ideal müşterileriniz ne istediklerini biliyorlar ama neyle karşılaşacaklarını bilmiyorlar! Beklentilerini karşılayacağını düşündüğü yerlere fazla ücret ödemeyi kabullenmiş durumdalar. Hayal kırıklığına uğramaktan ve zamanını verimsiz geçirmektense, daha fazla ücret ödemek ilk tercihleri oluyor!

İdeal müşterilerinize ne tür değerler sunabileceğinizi, beklentilerini karşılayabilecek ve rakiplerinizden sizi farklı kılacak ürün/hizmetler sunabilirsiniz. Bu farklı hizmetleri sunduğunuz an premium fiyatlandırma dediğimiz, yüksek fiyat politikasını yapabilecek güce sahip olabilirsiniz. Bunu yapabilmek için, mutlu müşterilere ve mükemmel bir turizm pazarlama planına ihtiyacınız olduğunu unutmayın!

Müşterilerinizin Doğrudan Rezervasyon Yapmasını Sağlayın!

Üçüncü tarafların aracılığıyla yapılan rezervasyonlar değil de doğrudan yapılan rezervasyonların daha yüksek kar ettireceğini turizm sektöründe olan herkes bilir. Yani doğru ve güçlü bir turizm pazarlaması yapabilen işletmelerin karları burada daha yüksek oluyor. Aksi taktirde küçük işletmelerin kendi imkanları ile yaptığı tanıtım çabaları bazen doğru kitlelere ulaşamayabiliyor, böylelikle rezervasyon siteleri ve acentalara bel bağlamak durumunda kalabiliyor.

Anketler gerçekleştirmek, tanıtımlar yapabilmek ve bilgi paylaşımı yapabilmek için, müşterilerinizin iletişim bilgileri ve e-mail bilgilerini toplamanız sizin bu alanda kullanabileceğiniz en güçlü argüman olacak. Oluşturduğunuz veritabanını aktif olarak tanıtım ve kendinizi hatırlatma amacıyla kullanmalısınız.Tanıtmak istediğiniz ürün-hizmeti mobil ve çevrimiçi optimize edilmiş olarak düzenleyeceğiniz, online olarak rezervasyon alabildiğiniz sitenize doğru şekilde konumlamak ve bu web sitenizle birlikte sosyal medya hesaplarınızın tanıtımını belirli periyotlarla sunmalısınız. Bu sunduğunuz içeriklerin sosyal medyada ilham verici, ilgi çekici ve dikkat toplayan şekilde olmasına çok yoğun olarak çalışmanız gerekiyor! Bunun içinde web sitenize ve sosyal medya kullanımına ciddi yatırımlar yapmanız gerekebilir.

Online reklamlar yoluyla, doğru hedeflemeler yaparak ilgisini çekebileceğiniz müşterilerinizi sitenize yönlendirebilir buradan ürün/hizmetinizi satın almalarını sağlayabilirsiniz. Böylelikle direkt olarak hedeflediğiniz kitleye erişebilirsiniz.

Turizmde Algı Yönetimi yapın!

Turizm pazarlamasının en güçlü argümanlarından biri yaşanılan ve beklenen turizm deneyimlerinin anlaşılması olduğu kaçınılmaz. Turizm işletmenizi olumlu olarak duyurmanızın en kolay yolu, müşterilerinizin sevdiği ve beklediği ürün/hizmeti onlara sunmak ve bunları paylaşmalarını sağlamaktır.

TripAdvisor ve sosyal medya ile blog yorumlarının uzun dönemdir müşterileri etkileyen faktörler olduğunu bütün işletme yöneticileri ve yatırımcılar fark etmiş durumda. Değişen pazarlama algıları ve gelişen iletişim teknolojileri artık bir destinasyonun tercih edilmesi noktasında internetin ilk başvurulan noktalardan biri olduğunu gösteriyor.

Yani sosyal medyanın gücünü kullanarak aktif bir şekilde tanıtımınızı kitlelere ulaştırabilirsiniz. Bloglarda ve yorumlarda işletmeniz hakkında yazılan kötü yorumların pozitif bir algıya dönüşmesi için sizin de çaba sarf etmeniz gerekiyor. Bu çabayı gerek operasyonel düzenlemeler gerek pazarlama faaliyetlerinin değiştirilmesi olarak algılayabilirsiniz.

Influencer Marketing’in aktif olarak kullanılması ve bu yeni trendin yükselmeye başlamasını da aslında tüm bu gücün neleri değiştirdiğinin farkına başlanması ile gerçekleşti. Aslında bugün, Influencer Marketing, birinci ağızdan potansiyel müşterilere beklentilerin gerçekleşip gerçekleşmediğini, orada yaşanan deneyimlerin aktarılmasını sağlayan ve insanların satın alma ihtiyaçlarını yönlendiren temel araçlardan biri haline geldi.

Turizmde Algı Yönetimi Nasıl Yapılır?

Bugünse, Türkiye’de ve tüm dünyada da bu yöntemi tüm destinasyonların kullandığı biliniyor. Hatta, bir ihtiyaç olarak yeni nesil pazarlama anlayışının unsurlarını, yani markaları ve influencerları bir araya getiren platform olarakta Inflow Summits gibi benim de sonradan içine dahil olduğum, güçlü projeler ortaya çıkıyor.

Bu projenin temel amacı, yeni yükselen bu trendin izlediği yolu doğru şekilde anlatmak, Influencerlara ışık tutmak, markalara da bu yöntemin getirilerini gözlemleterek, Influencerlar ile markaları buluşturarak bu yeni nesil pazarlama anlayışının doğru şekilde kullanılmasını sağlamak. 18-19 Nisan’da Swissotel Bosphorus’ta düzenlenecek Inflow Travel Summit‘te 30 farklı ülkeden, seyahat dünyasına yön veren 250 isim buluşacak!

Eğer işletme ve destinasyon olarak kötü dönemlerden geçtiğinizi düşünüyorsanız veya pazarınızı büyütmek, ideal müşterilerinize ulaşmanın ve turizmde algı yönetimi yapmanın en doğru yolu olan Influencer Marketing’i gözden geçirmenizde fayda var!

İdeal Müşterilerinin ihtiyaçlarını karşılayan veya aşan istisnai bir deneyim sunarsanız, onları pazarlama ekibinizin bir parçası olarak görebilirsiniz. Böylelikle mutlu müşterilerden oluşan bir orduya sahip olacağınızı da bilmeniz gerekecek!

İnanılmaz bir deneyim sunmanın yanı sıra, seyahat öncesi beklentiyi nasıl yönlendirebileceğinizden ve seyahatten sonra mutlu müşterilerinizin deneyimlerini paylaşacağından da emin olabilirsiniz!

Turizmde Algı Yönetimi ‘ni sağlamanız yetmez! Etkilediğiniz Kişilerle İletişim Kurun.

Gerek Influencerlar gerek farklı mecralar kullanarak etkilediğinizi düşündüğünüz insanların sizle direkt olarak etkileşim kurmasına yardımcı olacak şekilde ilerleyin.

Hem yerel ziyaretçi büroları, hem turizm ve sivil toplum kuruluşları hem de diğer turizm işletmelerinin içinde bulunduğu iş ortakları ile güçlü ilişkiler kurun. Her koşulda direkt olarak erişilebilir olmanın ve kendinizi daha fazla noktada tanıtmanın fırsatını kollayın.

Böylelikle size gelebilecek fırsatları beklemeden, ideal müşterilerinizi bulmanız için proaktif fırsatlar yakalamış olacaksınız. Zaten başarılı turizm işletmelerinin de başarısı bu fırsatları yakalamaktan geçiyor. Yani, yakaladığınız fırsatı işletmenize girdi olarak sağlayabilmeniz için ideal müşterilerinizi işletmenizle doğrudan tanıştırmanız ve deneyimletmeniz gerekiyor. Sonrası ise müşteri sadakatini sağlamak ve kitlenizi elinizde tutabilmek gibi kolay yollardan geçiyor! 🙂

Böylelikle tüm bu yöntemlerle hem kendi talebinizi oluşturacak, hem beklentileri anlayarak doğru ürün/hizmetler üretecek hem de güçlü ve inovasyona açık markalar ortaya çıkartacaksınız. Turizmde algı yönetimi konusunda güçlü bir çalışma yapacaksınız! Yani olağanüstü dönemlerden geçen turizm endüstrisinin size ve işletmenize olan etkisini minimum seviyeye indirebileceksiniz. Böylelikle Turizm sektöründeki başarınızı da kanıtlamış olacaksınız!

Popüler Yazılar

Sosyal Medya

21,187TakipçilerTakip Et
161,768TakipçilerTakip Et